Sosyal medyada ruh sağlığı konularında etiketleme (stigmatizasyon) eğilimi yaygın olabilmektedir. Eğer kişi kendi duygusal yapısına hakim değilse, okuduğunu kendisinde varmışçasına üstüne giyer ve öyle olduğuna inanır. Bu da ortada olmadan başka riskleri doğurabilir. Böyle içeriklerden kaçınmak ve damgalama içermeyen, destekleyici içeriklere yönelmek, sizi etiketlemenin ikincil etkilerinden korur. Kişi, çocukken yaşadığı belirli şeylerle tüm yetişkinliğini geçiremez; okuduğu kriterleri karşılasa dahi kendisine birebir tanı koyamaz. Karşılanan ihtimaller bir kişiliğe veya genel ruhsallığa yayılamaz. Çünkü bunlar, uzun süreli terapi süreçleri ve uzman gözlemiyle çözümlenir ve çoğu durumda tanı almak da kişiye fayda sağlamaz. Kendi ruh sağlığınıza dikkat etmek için bireysel terapiye başvurmak çok önemlidir. Profesyonel bir terapist, size özgün bir yaklaşımla ruhsal durumunuzu sizin için görünür kılmakta yardımcı olur.
Ruh sağlığına dair araştırma yapmanız elbette bu öz keşif yolculuğunuz için bir ön adımdır, ancak iç dünyanızı anlamlandırmanız için bir başkası, yani bir profesyonel gereklidir. Sigmund Freud dahi otoanaliz adı verilen kendi kendini analiz etme sürecinde aynı sonuca ulaşmıştır. Freud, insanların kendi zihinsel yapılarını incelemek için derinlemesine iç gözlem yapmalarını desteklese de bu süreçte bir başkasının dinamiği olmadan analitik sürecin ilerlemeyeceğini savunmuştur.